Çoğu zaman insanlara ve hayata karşı iyimser olmak gerektiği söylenir. Bu durum aslında çok mantıklı gibi görünse bile işi derinlemesine incelendiğimiz zaman asıl korkunç tablo ortaya çıkmaya başlıyor. Çünkü her anlamda fazlası ile iyimser olan insanlar aslında yaşam üzerindeki gerçeklik olgusunu yavaş yavaş kaybediyorlar. Bu gerçeklik olgusunu kaybeden insanlar ise hayati riskler yaşamaya daha eğimli olarak daha erken ölüyorlar. Bu noktada bir kıyaslama yapılacak olursa, kötümser olan insanlar bir yakınını kaybettiği zaman depresyona girme olasılıkları daha düşük oluyor. Bu açıdan bir psikolojik rahatsızlıklar arasında göstermek çok mümkün. Açıkça hayatın gerçekliğinden uzaklaşmamak için fazlası ile iyimser olmak olumsuz bir durum haline geliyor. Bu duyguyu kontrol edebilmek ise bazen elimizde olmasa da daha geniş açıdan bakarak her şeyin hayatın kanunu olduğunun farkında olmamız lazım.

İyimser Olunmalı Mı?

Aslında bu gibi bir soruya verebileceğimiz çok fazla cevap var. Örneğin ben bu soruyu biraz daha değiştirmek istiyorum. Neden iyimser olmalıyız diye soracak olursak sanki yine aynı kapıya çıkacak yanıtlar bulunabilir. İyi davranmak olarak da niteleyebileceğimiz şeyleri sıralamak gerekirse nedense her zaman iyimser olamıyoruz. Yapılan bir olumsuzluk karşısında hep iyi tarafından bakabilen kişi zaten bazı şeyleri aşmış demektir. Ondan başarılı hareketler beklemek ise en doğru yaklaşım olacaktır.

Bu açıdan mutluluk arayışına girmiş olan insanlar çoğu zaman bazı kötü durumlar ile karşılaşıyor. Psikolojik rahatsızlıklar için de yer alan bu durumda insanlar fazlası ile depresyona giriyor, sigara ya da alkol kullanıyor, yeme bozuklukları yaşıyor ya da korku sorunları yaşıyor. Bu da çok fazla iyimser olan insanlar ve mutluluk arayışı içine giren kişilerde çok fazla sıkıntı ile karşılaşma hususu oluyor ve realist bakış açısından çok kolay uzaklaşılabiliyor. Bu durum ise direkt kişinin hayatının tehlike içine girmesine neden olabiliyor. Bilinenin aksine insanlar çok fazla iyimser olduğu zaman işler iyiye gitmez.